öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(31)

[Ayhan Sarıkaya]

MEVSİMLİK KÖLELER(31)



Resmi büyük görmek için tıklayın



Çaltı bey,İlyas’ın konuşmalarına kendisini kaptırmıştı.

“-Ula bu uşak,yaşından büyük olgunlik göstereyi..”diye düşündü.

İlyas,akıcı konuşmasına soluksuz devam ediyordu.

“-Sağ ve sol ideolojinin peşinde koşan gençlerin hedefleri aslında aynı.Hepsi de bu ülke insanlarının mutlu olması için çalışmaktalar.Fakat zaman zaman her iki tarafta da dış güçlerin kışkırtmalarıyla oyuna gelip birbirlerine zarar verdikleri gibi ülke gerçeklerinden de uzaklaştıkları olmuyor değil…Tabi ki bu durumlar hoş değil.Mevcut eldeki beyinsel potansiyel gücün kaybolması söz konusu oluyor.Bu da ülkemiz için acı bir kayıp demektir.

Kahya,İlyas’ı dinliyordu ama kulaklarından içeriye bir kelimesi bile girip, beyninde herhangi bir çağrışım yapmıyordu.Oturduğu yerden çayını yudumlamak ve bisküvileri yemekle meşgüldü.Koyunun kaval dinlemesi hesabı ara sıra İlyas’ın suratına bön bön bakıyordu…
İlyas,”kendilerine bizler devrimciyiz” diye işçilerin aralarına gelen gençlerin yapmış oldukları prapogandan da bahsetti.Çalt bey’in bunun üzerine gözleri iri iri açılıp,

“-Bak şu uşaklara,bula bula bizim uşakları mi buldular?” çıkışı üzerine İlyas,

“-Kabul etsek de etmesek de böyle ideolojik dalgalar yurdun her tarafına yayılmış durumda.Bugün başkasının bahçesindeyse,yarın da bizim bahçemizde olacaktır.Hiç fark etmez.

Çaltı bey,kendisine yaklaşan tehlikeyi sezinlemişcesine ,

“-Ula uşağum İlyas oğlum ,ha bu koministler benden ne isteği ?Benim etim ne,butum ne diyenin hesabı oğlum..Ne yapacağım ben şimdi…Eğer bu koministler, madem hakça bir düzen peşindeler,eşitlik istiyolar gelsinler fındıklarımı toplasınlar masraflarını , arazinin bedelini de ortaya koyalım satılan malı yarı yarıya kırışmaya razıyım da…

İlyas,

“-Haklısın Çaltı bey,işler göründüğü gibi kolay değil.Her işin bir zor tarafı olduğu gerçek.Şimdi şunu da söylemek isterim.Yarın ben bu genç arkadaşlarla yüz yüze konuşacağım.Onların bir takım istekleri olabilir benden.Örneğin” işçileri ağaya karşı ayaklandır,işçiler kötü koşullarda yaşıyorlarsa isyan edin” gibi bir takım isteklerde bulunabilirler…”

Çaltı bey,biraz daha hiddetlenmişti.Hiddeti sanki kontrolü dışına taşmış gibiydi…

“-Eee uşağım oldu olacak Çaltı bey’in evini ocağını da alsalardı bari…Neydi ya şu başumize gelenler da.Peki sen ne yapacaksin, ha?”

İlyas,

“-Öyle bir şey olursa işçilerin ağa ile arasındaki sorunları giderdim.Herhangi bir sorunumuz yok der,olabilecek tehlikeleri böylece atlatmış olurum…”

Çaltı bey’in kaybolan neşesi birden yerine geldi.

“-Ha şöyle uşağum.Akilli ol.Şu koministlerin hışminden kurtar beni..”
İlyas,beklediği kozu şu anda yakalamıştı.Bunu hemen değerlendirmeyi düşündü.Eğer ertelerse bir daha aynı havayı yakalayamayacağını biliyordu.

İlyas,

“-Yalnız Çaltı bey,bu tehlikelerden kurtulman için sizin de bazı tavizler vermeniz gerekecek.Nasıl dersen,işçilerin bulundukları ortamlarının düzelmesine yönelik bazı değişimlerde bulunmanız gerekecek.Sizin de buna onay vermeniz lazım.”

Çaltı bey,iyice şaşırmıştı,

“-Nedir bunlar uşağum?”

İlyas,

“-Çaltı bey,buraya her dönem işçiler geldğinde hepsi de erkek işçi olacak diye bir kural var mı?”

“-Yok uşağum.”

“-Madem ki yok,doğal olarak kadın işçiler de gelecektir.Bak bu sene olduğu gibi.Ne yaptık biz,aynı salonun içerisinde araya bir perde gerip salonu ortak paylaştık…Bu insanlığa sığıyor mu?Sizler bu konuda kayıtsız kaldınız.İşçilerin insan olduklarını unutup onları bir hayvan sürüsü olarak değerlendirdiniz.Bir nevi mevsimlik köleler sıfatlaması yapmış oldunuz..”

Çaltı bey,İlyas’ın bu son paragrafı karşısında topuklarına kadar terlemiş,yüzünden boncuk boncuk terler akmaya başlamıştı.
Çaltı bey,yenilgiyi kabullenmiş gözüküyordu.Bir anlık suskunluktan sonra elindek küçük havlu parçasıyla yüzündeki terleri sildi.

“-Haklısın uşağım,işte orayı düşünememiştim.Ne yapmamız lazım peki?”
Yine de konuşmasında çözüm arama anlayışı yatıyordu.
İlyas,ise saman altından suyu yürütmenin hesabıyla hareket ediyor,zekasının kıvraklığını konuşturuyordu.

“-Valla yanlışı hemen düzeltmemiz lazım.Yarın bu eksikleri tek tek gidermekte fayda var."

Birincisi:

Yarın o perdenin yerini tahtalarla kapatıp,kadın işçilerin kapısını diğer taraftan açmamız gerekiyor.Erkeklerle aynı kapıdan girilmesini önlemiş oluruz.Zavallılar ezile büzüle aramızdan geçip gidiyorlar .Ben her gece kahroluyorum,bu durumdan…

İkincisi:

"-Yatakların içerisindeki calazlar,yattığımız zamanlar her tarafımıza batıyor,rahat edemiyoruz.Onlara da bir çare bulmak lazım."

Üçüncüsü:

"-Tek tuvalet olması bizim işimizi zorlaştırıyor.Kadınlar olmasa sorun yok.Onların olması işi zora sokuyor.Yarın bir tuvalet daha yapılmalı,kulübeden de az uzakta olmalı,pisliğini de açılacak foseptikçukura bağlantı kurup, dışarıya gitmesini önlemeli..”

Tam bu esnada dışarıda beliren Murat 124 taksisinin homurtusu içeriye kadar yansıdı.Taksiden sarhoş vaziyette inen çaltı beyin ikinci oğlu sendeleye sendeleye merdivenlerden yukarı çıkmaya çalışıyor,diğer taraftan da argo konuşmalarıyla homurdanıp duruyordu.Oğlu,kendisini dış kapıyı açıp da uzun salon bölümüne attığında anası karşıladı.Hemen kollarından tutup dipteki odaya tıkıştırdı.Oğlu,boylu boyunca uzanmıştı yerdeki yatağa.Anlaşılan bu yatak her zaman böyle bekliyordu.Bilinçsizce yapmış olduğu hareketlerinin içerisinde ;

“-Karım nerede,niye gelmedi?” diye sayıklamaları duyuluyordu.Anası,”-Senin bu sarhoş halini hangi karı çeker be “ diye çıkıştı. O ise hala aynı sözleri nakarat halinde söylemeye devam ediyordu.Anası ise hiddetlenmiş,

“-Adam gibi adam olsaydın da karın ve çocukların babasının evine gitmezlerdi.” Diye sızlanıp duruyordu…

Çaltı bey,oturduğu yerden kulağına gelen gürültünün vahametini hemen anlamıştı.Yanıyor yanıyordu da doğru düzgün şöyle ağa sıfatlamasına uygun bir ağa olamamıştı ona yanıyordu.”Oğullarımın ikisi de ellerinden iş gelen,tuttuğunu koparan cinsten olsalardı,benim bileğimi kimse bükemezdi,şimdi kıçı çıplak İlyas denen işçi parçasının karşısında aciz kalmazdık” diye içsel duygular altında yalnızlığını ve zayıflığını hissetti…
Dikkatini tekrar İlyas’ın konuşmalarına yönelterek,

“-Peki uşağım ne yapalım?”

“-Çaltı bey,yarından tezi yok hemen bu eksiklikleri kapatalım.Ben işçilerimiz arasından eli keser,testere tutanlar varsa onları bu işlerin yapılması için görevlendireyim.”
Kahya,tam da bu arada devreye girdi.

“-Şu çotanakların tırmıklama işlemini de yaptıralım.O da aradan çıksın.”

İlyas,

“-Tamam,kadınlarımızın yanına dört erkek daha verince o işi de kotarmış oluruz. Sen bu işleri yani tuvalet yapımı,odanın bölünmesi yan tarafa kapı açılması işlemlerini takip ederken ben de kalan işçilerle fındık toplama işlemini devam ettireyim,olmaz mı?”

Bir anda bütün işleri organize eden durumuna gelmişti.Konuşmalar sona ermiş,İlyas Çaltı bey’in yanından ayrılmıştı.Çaltı bey,kahya ile baş başa kalmıştı.
Çaltı bey,kahyaya dönerek ,

“-Ula kahya gördün ya bir işçi parçasının bize nasil ders verdiğini…Adam ,imüğümizden öyle bir yakaladı ki,kurtulmak imkansız oldu.Ha bu koministtin dediklerini yapacağız da başka çare yok."

Kahya,

“……….”
Çaltı bey,kendi kendine konuşmasını sürdürüyordu.Kahyayı pek önemsemişe benzemiyordu.

“-Ula ne p…k olursa olsun bu uşağı sevdim da.Bizde de eksiklikler var hani.Uşağın dedikleri hep doğri.Yarın bu işlerin yapılmasına yardımcı ol.Evin arkasındaki odunlukta kurumuş kavak tahtaları var.Aşağıdaki depoda diğer malzemeler de olacak.Çivi,keser, falan..İşler yapılsın.Pürüz istemiyorum.Tamam mi?”

“-Tamam ağam.”

Kahya da yanından ayrıldıktan sonra ardından “ağam demekten başka ne p..ka yararsın zaten diye mırıldandı…



(DEVAM EDECEK)