Ugur Ozaltin Makaleleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama

öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22)

Aşağa gitmek

öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) Empty öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22)

Mesaj  Ayhan Sarıkaya Perş. Ağus. 06, 2009 10:24 am

MEVSİMLİK KÖLELER(21)




Üç,beş kulaç Kader’den tarafa atmış,tatlı hayaller aleminde O’ na kavuşup çılgınca sevişmeyi göze almıştı ki bir anda bu temelsiz düşüncesinden vaz geçti…

“Benimki de boş kuruntudan başka bir şey değil. Saçmalık. Tamam,aşık olabilir sevebilirim de.İşçilerin içerisinde de alenen olmaz ki canım.İşçiler arasında kazandığım prestijime ters düşer.Sen kendi kendini ne sanıyorsun.Hemen ilk fırsatta aşk duyguların kabarıyor,hınzır herif…” diye geçirdiği düşünceleriyle kendi kendisinin özeleştirisini yapıp, rotasını, tekrar kumsaldaki erkek işçiler tarafına çevirdi…

“Ne olur ne olmaz o kadar insanın sorumluluğunu üzerimize aldık,hemen gevşemeyelim..”diye bu sefer de kendisini daha isabetli karar vermenin öz güveniyle kulaçlarını hızlandırdı,sahile doğru…Gözüne çarpan su zerreciklerine aldırmadan gözleriyle yanındaki arkadaşlarını aradı.Onların da beraberinde yüzmeye devam ettikleri gözlerine ilişti…İlyas,kendine daha bir güven geldiği dürtüsüyle sırt üstü dönerek dinlenmeyi yeğledi.Genelde yüzdüğü zamanlar kendisini yorgun hissetmeye başladığında hep böyle yapardı… Şimdi de öyle yaptı.Yüz kısmı suyun üzerinde,kurbağa gibi bacak ve kollarını açmış vaziyette yavaş yavaş bedenini hareket ettirmek suretiyle suyun kaldırma kuvvetine vücudunun ağırlığını bırakıyordu.Vücudu yılan gibi esnek,sırım gibi güçlü,çelik gibi sağlamdı…

Arkadaşlarıyla birlikte kumsala çıktıklarında arkadaşlarının çoğu, denizle şakalaşmanın, sevişmenin hazzını yaşıyorlardı adeta…Tamamına yakını ömürlerinde ilk kez denizle yüz yüze geliyorlardı…Flimlerde görüp hafızalarına yer ettikleri hayalin gerçeği şimdi tam da karşılarındaydı…İlyas’ın daha önceden belirlemiş olduğu tehlikeli bölgeye yanaşmamaya özen gösteriyorlardı…İlyas,ileriye açılmanın yüzme bilmeyenler için neden tehlike olduğunu anlattığında can kulağı ile dinlemişlerdi…

“…ezbere konuşmuyorum. Karadeniz,Ege denizindeki rahatlığı vermez insana.Karadeniz’in suyu,hemen derinleşir.Hele de ansızın gelmesi her zaman muhtemel olan büyük bir dalga,suyun içerisindekileri birden bire içeriye doğru çekip oluşabilecek anofarın içerisinde analarından doğduklarına pişman etmesi içten bile değil.
Daha geçen yıl fındık toplamaya Fatsa’ya geldiğimde kendi grubumuzdan sivri zekalı bir arkadaş, kaşla göz arasında habersizce denize girdiğinde deniz ona gerekli dersini vermişti…” İlyas’ın bu konuşmalarını can kulağı ile dinlemişler, kafalarının içerisine iyice kazımışlardı…

İlyas,bu tehlikeleri gören ve bizzat yaşayan bir insan olarak,işçi arkadaşlarının sorumluluğuna ihanet edemezdi.İçlerinden herhangi birisinin yapacağı falso,bir günlük tatilinin içerisini b..k edebilirdi…

Kumsalda sağa sola bilinçsizce koşup birbirleriyle şakalaşanlar, kendilerini kumların yakıcı yüzüne, çıplak sırtlarını ürkek bir şekilde bırakmışlardı. Bazıları da kumun içerisine vücutlarını gömmeye çalışıyorlardı.

İlyas’ın aklına alkol hastası olan arkadaşlarının durumu gelmişti. Zaman da bayağı geçtiğine göre bir şeyler oluyor olmalıydı. Daha önceden belirlemiş oldukları yerde bulunacaklar,oradan başka yere ayrılmayacaklardı.Yanlarına gidip denetlemeyi düşündü.Belden yukarı çıplak olan vücuduna rambo atletini takarak,ayaklarına da topuk kısımları içeriye doğru ezik olan ayakkabılarını giyerek Çaltı bey’in evinden uzaktaki fındık bahçelerine doğru yöneldi…

Arkadaşları,rahatlamış görünüyorlardı. Yalnız konuştuklarının tersi bir durum vardı ortada…Çilingir sofrasını iki buçuk lt.lik kola,yetmişlik votka-leblebi,fıstık,fındık karışımı nevale almıştı.Bira şişelerini görmeyince:

“-Ya arkadaşlar biz biraya izin verdik.Sizler maşallah yetmişlik votkayı dikmişsiniz.Bu sıcakta çarpılacaksınız.”

“-Güzel diyon da canım gardaşım benim.Bira, affedersin sidik yükü.Yukardan mideye gönder,aşağıdan ise dışarıya salla gitsin…”

“-Ama öyle konuşmamıştık.”

“-Sana doğruyu söylemeye çekindik be gardaş.”

Aralarında geçen konuşmanın havası oldukça yumuşaktı.
Hafiften çakır keyif olmuş arkadaşları,İlyas’ı çilingir sofralarına buyur ettiler…
O da onları kırmamak için yarım duble votkayı, “-Şerefinize” diye bir dikişte yuvarladı gitti, ağzından aşağıya doğru…
Şaşırmışlardı. İlyas’ın bu hareketi karşısında. Doğrusu beklemiyorlardı bu haraketi. Demek ki yabancısı değildi bu aleme karşı. Bir an çocukluğu geldi gözlerinin önüne…Sarhoş baba.Eksik olmayan mutsuzluk dolu günler.Alkol aldıkça geçici olarak kendinden geçmeler ve zorluklardan kendini soyutlamalar.Her şeyi yapacağını sanmalar ve gerçekler karşısında çaresiz kalmalar.Bir an gözleri doldu.Eski günleri yad etmişti.Şimdi yine de kırmak istemiyordu arkadaşlarını…

“-Ya arkadaşlar,bu meretin bir iki dublesi iyi de fazlası hem keseye hem de sağlığa zararlı.”
“----“
İçlerinden birisi inceden inceye ağzında yuvarlamaya çalıştığı şarkı sözlerini mırıldanmaya çalışıyordu:

Gitmeseydin be zalim
Son günümde hani gelecektin
Sensizliğe dayanacak halim
Bak şimdi kalmadı mecalim…

Ben seni sınırsız sevmiştim
Hiç solmayacak çiçeğimdin
Şimdi dikenine bile razıyım
Gitmeseydin be zalim..zalim..zalim…


Şarkının sözleri etkiliydi.Sarhoş bir insanı değil,yüreği sağlam en güçlü bir insanı dahi sarsabilirdi…Son kıtasını tekrar birlikte yavaş yavaş mırıldandılar:

Ben seni sınırsız sevmiştim
Hiç solmayacak çiçeğimdin
Şimdi dikenine bile razıyım
Gitmeseydin be zalim..zalim..zalim..


“-Arkadaşlar,muhabbettiniz bol olsun.Ben sizlerden müsaade isteyip de arkadaşların yanlarına gitsem,olmaz mı ?..Herhangi bir vukuat olmasın derim…
Ne de olsa tatil yapıyoruz. Rahatlığımızın boş vermişliğiyle tehlikeli durumlar ortaya çıkmasın…”

İşçiler,gerekli nezaketi göstermekte ilgisiz kalmayarak,saygıda kusur etmediler…
Peşlerinden,

“-Helal olsun be gence.Valla devlet gibi ya.Bütün insanları kucaklayıp güven veriyor..”

İlyas,arkadaşlarının yanına vardığında rambo atletini çıkararak, belden yukarısı çıplak kalan vücudunu kumların üzerine bıraktığında gözleri, gökyüzünün maviliğinde derinlere daldı gitti.Hiç bir şey düşünmek istemiyor,hiç kimseyi kafasına takmak istemiyordu.Bu Kader de olsa fark etmezdi..Sonra göz kapaklarını hafifçe kapatarak uykunun sessizliğine doğru kendisini bırakıverdi…




(devam edecek)







MEVSİMLİK KÖLELER(22)



öykü:MEVSİMLİK KÖLELER(21-22) 43304
Resmi büyük görmek için tıklayın




Bir gün sonra fındık bahçelerinde bambaşka bir çalışma şevki olduğu, işçilerin her hallerinden belliydi…
Çuvalcı arı gibi vızıldıyor, ocaktan ocağa koşuyordu.”çuvalcııı, çuvalcııı geldi” diye bağırdıkça fındık dallarına sarılmış olan işçiler,neşeyle çuvalcıya takılmadan edemiyorlardı…

“-Lan oğlum,senin arkanda dört silindirli motor mu,var?”

“-Ne ya.Dört değil,altı silindirli motor var.Hadi boş durmayın bakalım.Çalışın,çalışın.Dün denizde yüzerken keyfinize diyecek yoktu değil mi?..

Çuvalcının vermiş olduğu bu yanıta karşılık hep birlikte kahkahayla gülüşüyorlardı…
İşçiler arasında günlerdir devam eden isteksizlik, zoraki çalışma koşullarına isyankarlık,bir günlük tatilin sonucunda yok olup gitmişti…

“Atçı” genç,çuvalları götürürken atını kamçılayıp hızını artırıyordu.Çuvalları,boşaltır boşaltmaz atın üzerine binmesiyle silahşor bir koğboy gibi “dehh,dehh” komutuyla altındaki hayvanı,fındık bahçelerine doğru dört nala sürüyordu…

At bile bu işe şaşmış görünüyordu.Birden bire bu hareketlilik de neyin nesiydi.Üstündeki gencin karın boşluklarına vurduğu ayak topuklarının darbeleri de işin cabasıydı…Hayvancağız da şaşırmıştı.

Çevredeki fındık bahçeleri arasındaki yükselen türküler,etrafa dağılıyor,Karadenizin havasını daha da canlandırıyordu:

“Yine yeşillendi fındık dalları
Acep ne olacak bu yarin halleri…”

Bu türküyü karşıdan karşıya algılayan başka fındık bahçelerindeki işçiler, farklı türkülerle birbirlerinin neşelerine ortak olmaya çalışıyorlardı…


Şarapçı işçiler bile kendilerine gelmişlerdi. Verilen bu “mola”dan dolayı kanlarına votka karıştırmaları, onları daha da kamçılamış ve uyuşukluktan kurtarmıştı,adeta.
Kendi kendilerine söz vermişlerdi:

“-Hadi ulan uşaklar,bugün bizim günümüz.Yüzümüzü kara çıkartmayalım,hep birlikte çalışmaya devam..”

Kader’deki İlyas’ a karşı duymuş olduğu aşk kıvılcımları,hiç sönmemiş,eskisinden de beter hale gelmişti.İlyas’ın dudaklarına kondurduğu buse,unutulacak gibi değildi.Zaman zaman aklına geldiğinde dudaklarını hafifçe ısırmadan edemiyordu…Bu buse,İlyas’tan yadigar kalmıştı adeta…İkinci bir busenin gelmesini,İlyas’ın kollarına atılmanın özlemini çok çekmişti ama maalesef gerçekleşmemişti.

“Şeytan herif kim bilir ne hınzırlıklar düşünmüş olmalı ki,yanıma gelmedi.Yoksa bir fırsatını bulur illaki gelirdi.”diye düşüncelerinden kendini soyutlayamadı…

Çaltı bey,işçilerin eğlenmesinden birkaç gün sonra kahyayı yanına çağırıp durum değerlendirmesi yaptı:

“-Ula kahya,ha bizum uşakların durumları nasildir da?..”

Sorusunda ince bir sezgileme arayışı yatıyordu.Halbuki gelişmelerden haberi vardı ama hiç bir şey bilmiyormuşcasına davranıyordu.Bilmez miydi…Yılların kurduydu.Bu işin içersinde yoğrulmuştu.Fındık bahçeleri içerisinde dolaşmasa bile işçilerin ne haller içerisinde olduklarını oturduğu yerden dürbünle gözler gibi izler,hissederdi.
Her şey,kendisini gösteriyordu zaten.Meydana dökülen fındık çotanaklarından anlaşılıyordu.

Aslında Çaltı bey’i rahatsız eden kendi işçilerinin durumu değildi.Son günlerde ki siyasi çalkantılar ve gelişmelerdi.Karadeniz sahili,Trabzon’a kadar değişik siyasi gelişmeler içerisinde her gün yeni olaylara gebeydi…
Çaltı bey’i bu durumlar düşündürmeye başlamıştı…

Karşısındaki “yalaka” kahyanın cevabı karşısında içsel duygularından sıyrılıp irkildi.Kahyasının karakterine aşinalık kazanmıştı.Yıllardır çalıştırdığı adamın ruhsal halini bilmez miydi.O’nun aldığı nefesi, ne şekilde ciğerlerine doldurduğunu,ne gibi menfaatlerin peşinde koştuğunu bilirdi…

Kahya,

“-Valla Çaltı ağam,herhangi bir sıkıntı yoh.Bu denize girip çıhmalardan sona fındık toplamasında bi artış oldu,doğrusunu söylemek lazımsa…”

Kahyanın yanıtının merkezi,fındık toplama üzerineydi.

“Başka şey bilmeyi zaten herif” diye düşündü Çaltı bey”.Neyse konuyu değiştirmeden olayların akışına bırakayım bari” diye sorularına devam etmeyi yeğledi.

“-Desene ki ha şu İlyas denen uşağun takdiği tuttu da.”

“Sorma ya ağam,bu çocuğun kafası çalışayı.Toplanan fındık sayılarında çuval olarak artış var.Diğer günlerden farklı olarak bugün üç çuval daha fazla fındık toplanıldı.Belki yarın dört çuvala çıkacak..”

İçtikleri çayı,karısına tazelettirip sohbetlerine kaldıkları yerden devam etmek istiyordu.Şöyle bir siyasi gelişmelerden bahsedip kahyanın nabzını ölçmek istedi.Fatsa’da yapılan fındık mitinglerinin,fındık üreticilerinin taban fiyatları konusunda devlete karşı yapılan eylemler,bunların arasına bir de sıkıştırılmaya çalışılan fındık işçilerinin fındık bahçelerindeki uzun çalışma ve kötü yaşam şartlarına karşı fındık toplamayı bırakıp yaptıkları veya işleri yavaşlatmalar hakkındaki eylemleri, bakalım neler öğrenmişti..Kendi işçileri arasında durumlar nasıldı…

“-Ya kahya,bu işlere ne diyesun?.Fatsa çalkalanayu.Siyasi olaylar aldı başıni gideyi.Her gün miting.Yarın bizim buraya da sıçraması an meselesi da…”

Kahya,Çaltı ağasından alacağı parayı düşündüğü için önemli değildi yapılan mitingler.Yalandan Çaltı ağasına şirin gözükmek duygusuyla yalakalık yapıp onun hoşlandığı şekilde kıvırmayı severdi.

“-Sorma ya ağam.Öyleymiş…Ne yapacağız?..”

Kahyanın belki de olup bitenlerden haberi bile yoktu.Çaltı ağası ne derse son kelimesini tasdiklemeyi severdi.

Çaltı bey,

“-Bu yıl fınduklar elimde kalacak diye korkayim.Fisko birlik düşük taban fiyatı vereyi.O zaman ne pok edeceğum da.Tüccarın insafına kaldik desene.Zaten tüccar da ölmüş eşek gözleyi…
Kahya,kendine ait olmayan konular olduğu için sükut etmeyi yeğliyordu.

Çaltı bey’in konuşmalarını can kulağı ile dinliyormuş izlenimi vermeye çalışıyordu.Bir yandan da çayını tilki kurnazlığı ile yudumlamaya özen gösteriyordu.

Çaltı bey,konuşmasına devam ediyordu:

“…Ne diyesun bir de çevredeki fınduk bahçelerinde ayaklanmalar çıkmiş .Allah Allah,her şey yerli yerinde giderken bak sen şu tersliklere…”

Kahya,

“- Vay anasını ya.Bu işleri kimler tertip ediyo ağam.”

“-Ne bileyim kahya.Kendilerine devrimci denen bir grup türemiş.Onlarmış herhalde..

“-Hıı,hııı.” Diye yine sessiz kaldı.

Çaltı bey,kahyanın kısa kısa yanıtlamalarına “ vay hınzır vay.Ne uyanık be.Kendi hesabına gelmeyenlere nasıl da gayıtsız kalayı.” Diye kendi kendine yorum yaptı..

Sonunda kahyanın günlük üç çuval fazla fındık toplanmasının vermiş olduğu müjdesine ortak olduğunu belirtmek istedi..

“-Helal olsun şu bizum uşaklara da…”


(devam edecek)


Not: Değerli okuyucularım,daha önceden bölüm 22 de yanlışlıkla SEZON FİNALİ yerine FİNAL yazmış,öykü bitti izlenimi vermiştim.
Şimdi hepinizden özür diliyorum.Öykümüz devam edecek...Hepinize teşekkür ederim...

Ayhan Sarıkaya

Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz