Ugur Ozaltin Makaleleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama

Öyküler(mevsimlik köleler 13-14)

Aşağa gitmek

Öyküler(mevsimlik köleler 13-14) Empty Öyküler(mevsimlik köleler 13-14)

Mesaj  Ayhan Sarıkaya Paz Ağus. 02, 2009 5:02 am

MEVSİMLİK KÖLELER(13)



Kader,işini kendisine öyle kaptırmıştı ki,İlyas’ın yanına yanaştığını fark edememiş normal rutin çalışmasına devam ediyordu.Başının üzerindeki fındık dallarını, ayak parmaklarının üzerinde bir balerin gibi hafifçe yukarıya doğru esneyerek tutuyor ve aşağıya doğru eğiyordu.Ayak parmaklarının uçlarından destek alıp yukarıya doğru esnemesiyle de üzerindeki giysiler de esnemiş oluyor,kalçalarının dolgunluğu böylece daralan giysilerin içerisinde dışarıya doğru yansıma yapıyordu.Bir erkeğin gözleri,bu durum karşısında kayıtsız kalamaz,bakışlarını o belirgin bölgeden ayıramazdı…

İlyas’ın gözleri de aynı bölgede kilitlendi kaldı,kısa bir süre için.Bakışlarını ayırmamıştı.Bir an kendi kendisiyle iç hesaplaşmaya girmeden de edemedi:
“…manyak mıyım,serseri miyim nedir?Karşımdaki şu kız karşısında ne hallere düşüyorum ya.Kız,ekmek derdinde.Ben de cinsel dürtüler içerisinde neredeyse sapık duyguların esiri olacağım ya.Allah Allah…”

“-Kolay gelsin…Nasılsınız?..”

“Nasılsınız” soru kelimesi,ağzından çıkarken heyecanlandığını hissetti.İsmini bilmediği için doğrudan :“ Kolay gelsin,nasılsınız ?” diye hemen sıcak bir yakınlaşma kurmayı yeğlemişti.

Kader,o esnada avucunun içerisindeki çotanakları,beline doladığı peştamalın içerisindeki boşluğa koymakla meşguldü.Yorgunluktan mıdır,dalgınlıktan mıdır kendisini işine öyle kaptırmıştı ki, son anda İlyas’ın “nasılsınız” soru kelimesiyle kendine geldi.

Sol tarafına başını çevirdiğinde İlyas’la tekrar yüz yüze geldiler.Kader’in alnında beliren terler,boncuk boncuk belirginleşmiş,kaşlarının sıklığından kurtulanlar,kirpiklerine aldırmadan gözlerinin içerisine girmeye hazırlanıyorlardı.Hatta bazı damlacıklar, içerisindeki tuz bileşimini gözlerinin beyazlığına yavaşça bırakmış olmalı ki,kolunun tersiyle onları silmenin telaşındaydı…

Kader,hiç beklemiyordu,İlyas’la karşılaşacağını.”O’nun da normalinde kendi fındık ocağında olması gerektiğini düşündü.Sonra da bu düşüncesinden çabucak sıyrılıp İlyas’ı karşısında görmenin mutluluğu içerisinde ayağına kadar gelen bu fırsatı kaçırmak istemedi.

“-Sağ olasın İlyas.Nasıl olalım işte,çalışıp duruyoruz.”

“-Ne yapacaksın,ekmek parası.Katlanacağız.”

Tam o esnada Kader, peştamalın içerisindeki fındıkları,teneke kutuya boşaltırken dikkatini İlyas’la arasındaki konuşmaya verdiği için yere dökülmesine engel olamamıştı…

İkisi de yere düşen fındıkları toplamak için aynı anda aynı refleksi yaptıklarından kafaları tokuşurcasına adeta burun buruna geldiler.Yeniden Kader’in yüzünde tekrar beliren terler,İlyas’ın yüzüne yapışacak gibiydi.Artık kıvılcımın başladığını ikisi de kendi iç dünyalarında kabullenmek zorunda kaldılar.

Kader,karşısındaki gencin kartal gibi bakışları karşısında,ona yakalanmış bir av gibi çaresiz ve güçsüz hissetti kendisini.Çırpınıp kurtulmak istedi ama nafileydi Kartalın çekim gücü,kendisini esir almıştı.İlyas’ın ateşli dudakları,Kader’in etli dudaklarına hafifce temas ettiğinde ikisi de hayal aleminde yüzüyorlardı sanki...
Sonra İlyas,birden irkildi. Dudaklarının birbirleriyle temasından büyük bir suç işlemişçesine kafasını,Kader’den çevirmiş,fındıkları teneke kutuya doldurmayı hızlandırmıştı.
Kader de gizli bir mahcubiyet duygusuyla irkildi ve kendisine geldi.

“-İlyas,senin topladığın fındık ocağın az ilerde değil miydi?”

Kader’in bu sorusunda sanki gizli bir anlam yatıyor gibiydi.Bunu İlyas hemen anladı.Kumarcı arkadaşlarının durumuna yaptığı müdahaleyi anlatmak istemedi.
Sadece kahya ile aralarında geçen konuşmaların bir kısmını anlatmayı yeğledi.Bunun üzerine
Kader’in kıvrak zekası,hemen peşinden :
“-Desene bundan sonra çalışırken de seni sık sık göreceğiz.” Sorusunu yöneltti.

İlyas,bu cümlenin altında beklenen gizli bir davet olduğunu sezinlemişti.
O da kayıtsız kalmak istemedi.
“-Sanırım öyle olacak..”

Akşam,biraz erken döndüler.Yine her zamanki gibi çeşmede ellerini,ayaklarını yıkadılar.
Hasta olan kızın durumu düzelmiş görünüyordu.Hatta uzun tahta masaya yemeklerin servisini hasta olan kız yapmıştı.

Kahya da bu durumdan memnun olmuşa benziyordu.Kızı,karısının yardımcısı olarak bekletmeyi düşünmüştü.Bu durumu, “İlyas’a yarın sabahtan söylerim” diye düşündü.

İlyas,yemekten sonra hemen yatmayı düşünmedi.Bugün Kader’le olan yakınlaşması hala hafızasında canlılığını koruyordu.Doğrusu ne uykusu vardı,ne de vücudunda yorgunluğu kalmıştı.

Denizin dalgaları,kulak çeperlerine doğru yankı yapıyordu.Tek başına sessizce dalgaların geldiği tarafa doğru yavaş yavaş yürüdü…


Ayhan Sarıkaya

(devam edecek)

MEVSİMLİK KÖLELER(14)


Karadenizin kıyıya vuran dalgaları,ayaklarının ucuna kadar savruluyordu neredeyse.Dalgaların her savrulmasında sanki kendisine davetiye çıkarıyor gibi sesleniyordu:Hadi gel benimle ol,hadi gel benimle ol..

Dalgaların ,kendisine yaptığını sandığı bu çağrışım,onu bilinmez mutlulukların içerisine sürüklediğini hissetmişti adeta…Bugün,Kaderle aralarında geçen aşk,onu tarifi imkansız mutluluklar içerisinde yüzdürmüştü.Kendisinin de eksik tarafları olduğunu hele de aşk karşısında büyük bir zaafı olduğunu biliyordu.Bu zamana dek doğru düzgün aşkın tadını alamamıştı.İlkokul yılları,kendini anlayamadan geçmişti.Ortaokulda da doğru düzgün platonik de olsa aşkı tatmamıştı.Son sınıftayken sınıf arkadaşı Halime ile duygusal bir yakınlaşması olduğunu hissetmiş,sonra da bu yakınlaşma belirginleşmeden olduğu gibi kaybolup maziye gömülmüştü.Halime,ortaokuldan sonra Öğretmen okulunu kazanıp da Sivas’a,kendisinin de Tokat’taki Ziraat Okulunda yatılı okumasıyla yolları ayrılmıştı.Ondan sonra da bir defa olsun birbirlerini görememişlerdi.Ziraat okulu yıllarında da siyasetin hızlanmasıyla kendisi, inandığı bir ideolojinin peşinde koşturup durmuştu.Bu yüzden aşkın sıcak çağrışımının hazzını tadamamıştı..”.Demek ki böyle tatlı bir duygu olmalı” diye düşünürken bir taraftan da kendi kendisine kızmayı da ihmal etmedi.:

“Kızın adını da daha sormadım.Bu kadar da unutkanlık olmaz.Doğrudan doğruya unutkanlık değil de ahmaklık…Ama benim adımı biliyor.Kıvrak bir zekaya sahip.Güzelliği de fena sayılmazdı hani.”diye birtakım içsel hesaplaşmalar içerisinde kıvranıp durdu.

Sonra aklına kumar oynamaya yeltenen arkadaşlarının durumu gözlerinin önüne geldi.Onlara karşı biraz kırıcı davrandığını anımsadı.Ama elinde değildi.Birden öfkesi kabarmaya görsündü.O zaman kimse tutamazdı kendisini.
Korkusuzluğu kısa zamanda edinmişti. Çeşitli işlere girip çıkması ve değişik insanlarla karşılaşması ona yaşıtlarından daha erken tecrübe kazandırmasına sebep olmuş ve "korkusuzluğu "pekiştirmişti.Bir iki kavgaya da karışmasıyla nasıl davranması gerektiğine yakından tanıklık etmişti.Aslında kavgayı sevmez ve nefret ederdi.Kavganın konuşma iletişimini kuramayan basit insanların baş vurdukları acizlik olarak değerlendiriyordu.
Aslaında,yaşamın zorluklarından korkmamayı prensip edinmişti.Yoksa adi olaylar karşısında ki korkusuzluğu ,ucuz kahramanlık olarak görüyordu.
”Korksan ne olacak,korkmasan ne olacak.Önemli olan insanlığa ışık tutacak engelleri yıkma konusunda yılgınlığa düşmemek ve korkusuz olmak..” diye düşünmeden edemezdi.

Büyük yazar Shakespeare’nin korku üzerine düşüncelerini bir kitapdan okumuş,belleğine kazımıştı.Belleğine yerleştirdiği sözlerini anımsamaya çalıştı ve hafızasında toparladı:

Shakespeare’in korkmak konusundaki:

”İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.”

“Düşünmekten korkuyor,sorumluluk getireceği için.”

"Konuşmaktan korkuyor,eleştirilmekten korktuğu için.”veciz sözlerini anımsadı.Sonra da ,

“-Büyük üstat,bu veciz sözleriyle her şeyi doğru söylemiş."

Zaten hayattan bıkıp ölümü istemek bile korkakların işidir, diye mırıldandı…

Bunları düşünürken ve kendi kendisiyle böyle derinden konuşurken akşamın yeni çökmüş karanlığında sahilde ileri-geri yürüyüş yapıyordu…Nice sonra esen rüzgarın boynundan girerek kendisini üşüttüğünü hissetti.
Sahilden kıyıya doğru bakışlarını yönelttiğinde evlerin ışıklarının tek tük sönmekte olduğunu görülüyordu...

Geriye dönüp,kulübesine yöneldi. Çalaz yatağına kıvrandığında işçilerin kendilerinden geçtiklerini gördü. Kimileri horluyor,kimileri de kendi kendilerine konuşuyorlardı...

Kendisi gibi uyumayan bir tek kişi vardı o da Kader.
Kader’in de gözlerine uyku girmemişti.
Yemekten sonra İlyas’ın sahilin kumsalına gittiğini göz ucuyla takip etmiş”,şimdi ben de onun yanında olsam” diye düşünmüştü. İlyas’ın dudaklarının dudakları ile hafif temasından adeta ayakları yerden kesilmişçesine kendisinden geçmişti.Şimdi bile İlyas’ın dışardan gelip yatağına kıvrandığında hala uyumamıştı.Yattıkları odanın ortasına gerdikleri perde, odayı ikiye bölüyordu ama yüreğinin derinliklerindeki yeni doğan aşkı bölmeye gücünün yetmediğini de çok iyi biliyordu…

İkisi de aynı odanın ayrı bölümlerinde gecenin geç saatlerine doğru uyuduklarında bir birlerine çok yakın olduklarını hissettiler…


Ayhan Sarıkaya

(devam edecek)

Ayhan Sarıkaya

Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz