Ugur Ozaltin Makaleleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
öykü(mevsimlik köleler (11-12) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama

öykü(mevsimlik köleler (11-12)

Aşağa gitmek

öykü(mevsimlik köleler (11-12) Empty öykü(mevsimlik köleler (11-12)

Mesaj  Ayhan Sarıkaya C.tesi Ağus. 01, 2009 7:57 am

MEVSİMLİK KÖLELER(11)



Diğer ocaklardaki sızlanmaların kaynağını Niksar’da kahvecilik yapan garson, oluşturmuştu.
Bu yıl ilk kez,fındık toplama işine katılmış,Niksar’daki yaşadığı varoşlarda fındık işçiliği için isim listesi hazırlandığında, kendisi de bir “değişiklik” olsun diye listeye adını yazdırmıştı. Bu değişiklikten ne beklentisi olduğunu da kendisi de kestiremiyordu.Sadece fındık toplamaya gider,para kazanır gelirim diye aklından geçirmişti.İşin zor tarafını hiç düşünmemiş hep kolay taraflarını gözünün önüne getirmişti.Zaten yapısında da bu özellik vardı.İşin kolayına kaçmak.Üstüne üstlük daha önceden benliğine sinmiş olan kumar tutkusu da onu şeytanlık yapmaya sürüklüyordu.Niksar’daki kahvede yapılan iş, kumar oynatmak olduğu için ister istemez aşinalık kazanmıştı.Dörtlü karedeki birinin çok acil işi çıksa kare bozulmasın diye masaya oturduğu çok olmuştur.Böyle durumlar da önemli olan müşteriyi dağıtmamak ve kahvehane sahibini gelecek paradan mahrum etmemekti.

Garson, fındık işçileriyle birlikte Ünye’ye gelmesini oradaki kahve ortamından kaçış olarak da düşünmüş,böylece kumar illetinden uzaklaşacağını sanmıştı.Yoksa kumar belası,onu da sarmaya başlamış,içini kemirip bitirecekti adeta…

“-Ya arkadaş,şu kareyi beş dakikalığına tamamla.Arkadaş, şimdi gelecek.

“-Bir zahmet masaya oturur musun?Arkadaş,tuvalete gitti de.Hadi ya..”

Bu ufak tefek mazeretler,onu da bu işin içine yavaş yavaş sürüklemeye başlamıştı.Derken kareyi , geçici olarak telafi etme olayı, tutku haline dönüşmeye başlamıştı.Çayları,kahvenin içerisinde dağıtırken bir gözü de oyuncuların üzerindeydi…Zaman zaman “..Ah ulan, masaların birine otursam “ diye hayıflandığı olmuyor da değildi.

Derken bu tutku,onda vaz geçilmez bir hastalığa dönüşmüş,merakla başlayan istekler olmazla olmazların içerisinde kemikleşerek,damarlarındaki kana kadar işlemişti.Damarlarındaki kan, o vazgeçilmez tutkuyu,vücudunun en ücra noktasına kadar taşıyordu…

Kahveden ayrılması ve fındık işçileri arasına katılması da hep bu yüzdendi.Artık benliğinde kök salan kumar tutkusundan kurtulmanın çaresini aradığını kendisi de kabullenmişti.Yoksa durum kötüye gidiyordu.Zaten garsonluktan aldığı para neydi ki..Böyle sıkıntılı durumdayken,sen de tut,çoluğun çocuğun rızkını kumara ver.Enayilikten başka bir şey değildi.

Nasıl olduysa cebindeki zarları,kahveye bırakmayı unutmuş;zarlar,onunla birlikte Ünye’ye fındık bahçelerinin içine kadar habersizce yolculuk yapmıştı..Bir gün elini,arka cebine attığında zarların çekiciliği karşısında çaresiz kalmış.İki adet tavla zarının tılsımına yenik düşmüştü.Zarları,avucunda ovalamış ovalamış,sonra üzerindeki rakamları kontrol etmiş ve oturduğu fındık dalları altında kendisini rakamların bilinmeyen gizemliliğinde kaybetmişti.
Gözlerinin önüne kahvedeki oyunların bilinmeyen çekiciliğindeki o korkunç istekler, arzular yığılmaya başlamıştı…

Bir ara,kendisini fındık dallarının arasından soyutlayarak yanındaki arkadaşına hafiften seslendi.:

“-Şiittt,bırak şu fındık toplamayı da beş dakika gel de zar atalım.”
Arkadaşı,garsonun seslenmesi karşısında kayıtsız kaldı..Şöyle bir yan gözle garsona baktı.Olmaz dercesine başını sağa sola salladı.

Garson,isteklerinde ısrarcıydı.Vücudu isterik nöbetlerindeydi sanki.Zarlar,onu bir yerlere sürükleyip duruyorlardı.

Yanına kadar yaklaşıp,biraz önceki sözlerinde ısrarcı olduğunu ortaya koymuş oldu:

“-Hadi be arkadaş kim görecek bizi.Kahya eskisi gibi sıkmıyor bizleri.Bugün de hiç görmedim onu.Hadi gel sigarasına iki zar atalım be arkadaş.
Garson,ne kadar ısrarcı olduysa o da kararından vaz geçmedi

“-Belki öğle paydosunda olabilir” diye arkadaşının da umutlarını kırmamış oldu…

Öğle paydosunda bir araya gelmişler iki arkadaşları daha yanlarına gelerek sigara içme bahanesiyle işçilerin göremeyeceği bir yerde kendilerini gizlemeyi uygun gördüler…

Bu durum,İlyas’ın gözünden kaçmamıştı.Çünkü gidenlerin içerisinde bir tanesinin sigarayı ağzına almadığını biliyordu.
“…bu işte bir anormallik var ya,hadi hayırlısı.” Düşüncesiyle kısa bir süre kafası allak bullak
olmuştu.

On dakika sonra onlardan tarafa yöneldi,büyük bir dikkat ile fındık dalları arasından hedefine yaklaştı…Şimdi önünde dört kafadar baş başa vermişler ,attıkları zarların vermiş olduğu değişimle,kendilerinden geçiyorlardı adeta…

İlyas’ın sert bir ses tonuyla irkildiler

“-Beyler kolay gelsin..”



Ayhan Sarıkaya

(devam edecek)

MEVSİMLİK KÖLELER(12)


İlyas,dört kafadarın kendisine yanıt vermelerini beklemeden konuşmasına devam etti:

“…helal olsun sizlere öğle paydosunu böylece değerlendirmiş oluyorsunuz he”
Suratındaki gerginlik ,ağzından çıkan kelimelerin vurgusuna da yansıyordu.Sert ve dokunaklıydı.
Dört kafadarın bakışları,hala toprak zemindeki zarların üstündeki rakamlardaydı.İçlerinde biri:

“-Dü şeş geldi.Ben, kazandım.” Dedi.Diğerleri ellerinde tuttukları demir parayı,kazanan arkadaşlarına vermeye hazırlanırlarken,İlyas’dan gelen ikinci bir emir kipiyle dolu cümle,onları daldığı uykudan uyandırmaya yetip de artmıştı bile:

“-Ulan sizlere diyorum,köpekler.Duymadınız mı ulan ?.”
Dört kafadar,işin ciddiyetini geç de olsa anlamış oldular.Bakışlarını alttan yukarı,İlyas’a doğru çevirdiklerinde, öfkeyle dolu iki çift siyah gözlerden adeta ateş kıvılcımının, kendilerine doğru sıçradığını hissettiler…

İlyas,arkadaşlarının karşılık vermelerini beklemeden ani bir refleksle yere eğilerek zarları aldı.Yine “ulanlı “konuşmalarına devam etmekte sakınca görmedi.Bir kere kafası atmaya görsündü.İsyanları oynaması içten bile değildi.Daha on sekizinin ortalarında olmasına rağmen,erken yaşlardan girip çıktığı değişik işlerdeki edindiği tecrübeler, onu olgunlaştırmış,her hangi bir olumsuzluk anında,nasıl davranması gerektiğini belleğine kazımasına vesile olmuştu.

Garson,İlyas’ı Niksar’da kahveye gelişlerinden tanırdı.Ağırbaşlı bir genç olarak bilirdi.Kahvede bazen da siyasi sohbetlere katıldığını görmüş,birkaç kez de sohbetine katılmıştı.İlyas’ın o zamanlardaki konuşmalarından pek bir şeyler anlamışa benzemiyordu.
“…işçi sınıfı,emek-sermaye çelişkileri,kapitalizm,sömürü düzeni gibi kelimelerin yabancısıydı…”Ama İlyas’ın etrafında toplanan insanlar,O’nu can kulağıyla dinliyorlar ve dinleyenlerin sayısı da her geçen gün artıyordu. İşte o zamanlar anlamıştı İlyas’ın farklılığını..

Zarları yerden alıp cebine koymasına garson,tepki vermeyince diğerleri de sus pus olmayı yeğlediler..Çünkü kendilerini kumara teşvik eden garson olmuştu.

İlyas, “-Arkadaşlar,sizler ne yapıyorsunuz ya,Allah aşkına.Çoluğunuzun çocuğunuzun rızkı için buralarda sürünüyorsunuz.Bunları görmemezlikten gelip kendinizi “kumar belasına” kaptırıyorsunuz.Ayıp,yazık.Her şeyden önce böyle durumlar,sizlerin yapısına ters düşer..”

İçlerinden biri, çocuksu bir konuşmayla:

“-Bizim oynadığımız,kumar sayılmaz İlyas.Sadece kendimizi oyalıyoruz..Ortada iskambil kağıdı yok ki..”

İlyas, “-Kumar kumardır arkadaşım.Neyle oynarsan oyna yine kumardır.İstersen ellerinden birinin içerisine küçük bir taş koyup “hangisinde?” diye sormuş olsan bile kumar sayılır.Sonuçta bir iddia var ortada.Arkadaşlar,buraya niye geldik.Tabi ki çalışmaya.Anlımızın teriyle namusluca çalışıp çekip gideceğiz.Fındık sahibi Çaltı beyin de haklı olarak bizden istekleri vardır. Fındıklarını toplamak.
İçlerinden biri:
“-Ya İlyas gardaş,senin de düşündüğün şeye bak.Fındık ağasına ne olurki.Ona dokunmaz.Biz biraz yavaş hareket edelim ki, birkaç yevmiye(gündelik)fazladan cebimize girer.”
İlyas,bu konuşmayı duymamazlıktan gelmek ister gibi görünse de sonradan vaz geçti.
Açıklama ihtiyacını duydu:

“-Arkadaşlar,ağalığı gerçek anlamıyla sizler karıştırıyorsunuz.Burada ağalık falan yok.Görüyorsunuz araziyi.Fındık toplamak için nasıl yüksek yerlere tırmanıyoruz.Doğru dürüst traktör bile çıkmaz.Baksana adam,fındıklarını atlarla taşıtıyor.Ağalık dediğin zaman bütün arazi bir kişinin olacak,bütün insanlar da onun mahiyetinde çalışmış olacaklar.Sonra
Arazide çalıştırmak için traktör ve diğer zirai araç ve gereçlerin olması lazım.
Soruyorum size hangi birisi mevcut bizim Çaltı ağamızda.Adamcağızın on beş,yirmi tonluk bir fındığı var hepsi o kadar.Bir kere Karadenizde ağalığı oluşturacak zemin uygun değil.Araziyle deniz iç içe sanki.Denizin sahile yanaşan ufak bir kıyısından sonra hemen dağlar yükselir..Düz arazi yok ki..

İlyas’ın konuşmalarını,sanki sınıfta öğretmenlerini dinliyor gibiydiler.İlyas’ın vakur halinin etkisi altında kaldılar adeta..Üstüne üstlük bir daha oynamayacaklarına dair de söz verdiler.

Öğle paydosu bitmiş,tekrar işe başlamışlardı.İlyas,diğer ocaktaki arkadaşlarına yöneldiğinde Kader’in fındık dallarına uzanışı gözlerine takıldı.Bir an geçenlerde sabahleyin yan yana yürüyüşlerindeki bakışmaların gizemliliğini anımsadı.O’nun da o zaman içi bir hoş olmuştu.
Kısa bir bakışma,sanki farklı gezegenlere götürmesini sağlamıştı.

Kader’e doğru yanaştığında ilk kez yüreğinin hızlı hızlı attığını hissetti…

Ayhan Sarıkaya

(devam edecek)

Ayhan Sarıkaya

Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz