Arama
Arama
En son konular
En son konular
öykü:BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI(7-8)
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
öykü:BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI(7-8)
BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI(7-
Resmi büyük görmek için tıklayın
İlk söze başlayan Tugay oldu.
“-Randevu saatine geç kalmakla haksızlık ettim,değil mi?”
Buse,gülümseyerek,
“-Yooo,henüz randevu saati gelmedi ki.Daha beş dakika var saat üçe.”
Tugay,
“-Gönlümü almaya çalışıyorsun değil mi,Buse.Çok iyi yürekli bir kızsın.En azından sen benden daha duyarlı çıktın ve erken geldin randevu saatine…”
Buse,mahcup bir şekilde,
“-Bu hareketim sana karşı duymuş olduğum aşkımın gücünü ve samimiyetini gösteriyor.”
Tugay,Buse’nin içten konuşması karşısında çabucak kendisini toparlamıştı.
“-Ben de sana büyük bir aşkla bağlandım sevgilim.Benim aşkım da okyanuslara sığmayacak kadar geniş.
Pastanenin hopörlerinden gelen müziğin sesi,ikisinin de kalbinin odacıklarına kadar iniyor,gelecekle ilgili hayallerinin zenginliğine katkıda bulunuyordu adeta…
Çiçeği burnunda iki aşık,gelmişten geçmişten okuldaki anılarından,gelecekle ilgili hayallerinden bahsettiler.Gözleri birbirlerinin içerisinde kayboldu.Elleri sıkıca birbirleriyle kenetlendi.İkisi de mutluluktan uçuyorlardı adeta.Aşkının temellerini ilk kez bu pastanede atmış oluyorlardı.Zaman su gibi kayıp gidiyordu.Bütün zamanı durdurmak,birlikteliklerinin devam etmesini istiyor,ayrılığı hayal bile edemiyorlardı.
Buse,ne kadar mutlu ve içten görünse de ,içinde kendisinin de anlayamadığı ince bir sızı vardı.Bu sızı,inceden inceye bütün bedenini sarıyordu adeta.Sanki vücuda giren virüsün sinsice yayılması gibi yayılıyordu.Bakışlarını,Tugay’dan kaçırıp müziğin de etkisiyle dışarıya yöneltiyordu,zaman zaman...
Tugay,Buse’deki bu değişikliği hemen sezinledi.Nedenini sormakta gecikmedi.
“-Buse,sevgilim arada bir gözlerin boşluğa kayıp gidiyor.Doğrusu anlamış değilim.Bir derdin mi var tatlım?Bizim birlikteliğimizde en ufak bir pürüz dahi olmaması lazım.Üzülme bir tanem,bütün dertler, bir gün gelir yok olup gider.O mahsun bakışların hadi gülsün artık…”
Buse,içindeki sıkıntıdan kurtulmak istercesine,
“-Doğrusu ben de anlamış değilim,Tugay.Bugünlerde arada bir karabasanlar altında kıvranıp duruyorum.Geçenlerde uykumda çırpınıp durmuştum.Mutluluğumuza gölge mi düşecek dersin?”
Tugay,
“-Sakın ha,ağzından yel alsın.Sen de canım karamsarlığı bırak.Bak ne güzel şeylerden konuşuyor ve gülüyorken birden bire havayı değiştirdik ya.Hadi canım boş ver bu işlere.Bak sana bir fıkra anlatayım da gülelim biraz…”
Ayrılma saatleri gelip çatmıştı.Sanki birbirlerini bir daha göremeyeceklermiş gibi sarıldılar.Kokularını içlerine çektiler.Yanlarındaki oturanlara aldırmadan öpüştüler.Bu öpüşmelerinde tekrar buluşmanın ve ayrılmayacak olmanın yeminini yapmış gibiydiler…
Buse,pastaneye geldiği güzergahtan evine yöneldi.Geriye dönüp birbirlerine son kez baktıklarında gözleri tekrar çakıştı.Elveda diye el salladılar.
Günler kısa olduğu için hava kararmak üzereydi.Aklına bu akşam gelecek misafirler geldi.Geç kalmamalıydı.Adımlarını hızlandırdı.Nihayet evine girdiğinde rahatlamıştı.
Emine durumu bildiği için ablası,gecikecek diye tedirgindi.Neyse ablasını karşısında görünce tedirginliği hemen kayboldu.Kulağına yavaşça fısıldayarak “Biraz daha gecikeceksin diye çok korkmuştum,ablacığım.”
Buse’nin babası,
“-Neredeydin Buse?” diye sorunca
“-Okuldaki sınıf arkadaşımın yanına gitmiştim,baba.Ödevlerimizi bir daha gözden geçirdik.Yarından sonra okula gideceğiz ya eksiğimiz var mı yok mu diye baktık.”diye kıvırdı.
Cemal’in pek de umurunda değil di Buse’nin yaptığı ödevler…Buse şimdi evde olsun yeterdi.Şimdi evden çıkmalı asker arkadaşı diye yalan söylediği Ahmet efendinin adamı Şakir’i karısıyla birlikte eve getirmeliydi.Kahvenin önünde buluşacaklardı.Öyle karar vermişlerdi.
Bir saat sonra beklenen misafir karısıyla birlikte gelmiş,misafir odasında oturuyorlardı.
Buse’nin ikram etmiş olduğu çayları yudumlarlarken diğer taraftan da sinsice Buse’yi tepeden tırnağa kadar süzüyorlardı.Şakir’in karısının sanki ağzının suyu akacakmış gibi bakıyor içinden “ bu yirmilik hatun değil de sanki bir ilah,ilah…” diye geçiriyordu.
Buse,misafirlerde bir tuhaflık olduğunu sezinlemekte pek geç kalmadı.Bütün bakışlar kendisi üzerinde odaklanmıştı çünkü.Normal bir konuşma duymamış,askerlikle ilgili en ufak bir anı gelmemişti kulağına.Misafirlerden duyduğu tedirginliği mutfakta kardeşi Emine’ye açıklamakta gecikmedi.
“-Emine,bunlar nasıl misafir ya bir türlü anlamış değilim.Sanki işleri güçleri yok da beni takibe gelmişler gibi bir hava sezinledim doğrusu..Hayırdır,inşallah…”
Emine,
“-Aman abla sende her şeyden pirelenir oldun.Aklına kötü şeyler getirme canım…”
Şakir ve karısı,evden ayrıldığında Ahmet efendinin konağına gitmek için sabırsızlanıyorlardı.Bir an evvel aranan “yirmilik hatunun” bulunduğu müjdesini verip kendilerine verilecek olan özel ödülü kapmanın telaşı içerisindeydiler…
(devam edecek)
Resmi büyük görmek için tıklayın
İlk söze başlayan Tugay oldu.
“-Randevu saatine geç kalmakla haksızlık ettim,değil mi?”
Buse,gülümseyerek,
“-Yooo,henüz randevu saati gelmedi ki.Daha beş dakika var saat üçe.”
Tugay,
“-Gönlümü almaya çalışıyorsun değil mi,Buse.Çok iyi yürekli bir kızsın.En azından sen benden daha duyarlı çıktın ve erken geldin randevu saatine…”
Buse,mahcup bir şekilde,
“-Bu hareketim sana karşı duymuş olduğum aşkımın gücünü ve samimiyetini gösteriyor.”
Tugay,Buse’nin içten konuşması karşısında çabucak kendisini toparlamıştı.
“-Ben de sana büyük bir aşkla bağlandım sevgilim.Benim aşkım da okyanuslara sığmayacak kadar geniş.
Pastanenin hopörlerinden gelen müziğin sesi,ikisinin de kalbinin odacıklarına kadar iniyor,gelecekle ilgili hayallerinin zenginliğine katkıda bulunuyordu adeta…
Çiçeği burnunda iki aşık,gelmişten geçmişten okuldaki anılarından,gelecekle ilgili hayallerinden bahsettiler.Gözleri birbirlerinin içerisinde kayboldu.Elleri sıkıca birbirleriyle kenetlendi.İkisi de mutluluktan uçuyorlardı adeta.Aşkının temellerini ilk kez bu pastanede atmış oluyorlardı.Zaman su gibi kayıp gidiyordu.Bütün zamanı durdurmak,birlikteliklerinin devam etmesini istiyor,ayrılığı hayal bile edemiyorlardı.
Buse,ne kadar mutlu ve içten görünse de ,içinde kendisinin de anlayamadığı ince bir sızı vardı.Bu sızı,inceden inceye bütün bedenini sarıyordu adeta.Sanki vücuda giren virüsün sinsice yayılması gibi yayılıyordu.Bakışlarını,Tugay’dan kaçırıp müziğin de etkisiyle dışarıya yöneltiyordu,zaman zaman...
Tugay,Buse’deki bu değişikliği hemen sezinledi.Nedenini sormakta gecikmedi.
“-Buse,sevgilim arada bir gözlerin boşluğa kayıp gidiyor.Doğrusu anlamış değilim.Bir derdin mi var tatlım?Bizim birlikteliğimizde en ufak bir pürüz dahi olmaması lazım.Üzülme bir tanem,bütün dertler, bir gün gelir yok olup gider.O mahsun bakışların hadi gülsün artık…”
Buse,içindeki sıkıntıdan kurtulmak istercesine,
“-Doğrusu ben de anlamış değilim,Tugay.Bugünlerde arada bir karabasanlar altında kıvranıp duruyorum.Geçenlerde uykumda çırpınıp durmuştum.Mutluluğumuza gölge mi düşecek dersin?”
Tugay,
“-Sakın ha,ağzından yel alsın.Sen de canım karamsarlığı bırak.Bak ne güzel şeylerden konuşuyor ve gülüyorken birden bire havayı değiştirdik ya.Hadi canım boş ver bu işlere.Bak sana bir fıkra anlatayım da gülelim biraz…”
Ayrılma saatleri gelip çatmıştı.Sanki birbirlerini bir daha göremeyeceklermiş gibi sarıldılar.Kokularını içlerine çektiler.Yanlarındaki oturanlara aldırmadan öpüştüler.Bu öpüşmelerinde tekrar buluşmanın ve ayrılmayacak olmanın yeminini yapmış gibiydiler…
Buse,pastaneye geldiği güzergahtan evine yöneldi.Geriye dönüp birbirlerine son kez baktıklarında gözleri tekrar çakıştı.Elveda diye el salladılar.
Günler kısa olduğu için hava kararmak üzereydi.Aklına bu akşam gelecek misafirler geldi.Geç kalmamalıydı.Adımlarını hızlandırdı.Nihayet evine girdiğinde rahatlamıştı.
Emine durumu bildiği için ablası,gecikecek diye tedirgindi.Neyse ablasını karşısında görünce tedirginliği hemen kayboldu.Kulağına yavaşça fısıldayarak “Biraz daha gecikeceksin diye çok korkmuştum,ablacığım.”
Buse’nin babası,
“-Neredeydin Buse?” diye sorunca
“-Okuldaki sınıf arkadaşımın yanına gitmiştim,baba.Ödevlerimizi bir daha gözden geçirdik.Yarından sonra okula gideceğiz ya eksiğimiz var mı yok mu diye baktık.”diye kıvırdı.
Cemal’in pek de umurunda değil di Buse’nin yaptığı ödevler…Buse şimdi evde olsun yeterdi.Şimdi evden çıkmalı asker arkadaşı diye yalan söylediği Ahmet efendinin adamı Şakir’i karısıyla birlikte eve getirmeliydi.Kahvenin önünde buluşacaklardı.Öyle karar vermişlerdi.
Bir saat sonra beklenen misafir karısıyla birlikte gelmiş,misafir odasında oturuyorlardı.
Buse’nin ikram etmiş olduğu çayları yudumlarlarken diğer taraftan da sinsice Buse’yi tepeden tırnağa kadar süzüyorlardı.Şakir’in karısının sanki ağzının suyu akacakmış gibi bakıyor içinden “ bu yirmilik hatun değil de sanki bir ilah,ilah…” diye geçiriyordu.
Buse,misafirlerde bir tuhaflık olduğunu sezinlemekte pek geç kalmadı.Bütün bakışlar kendisi üzerinde odaklanmıştı çünkü.Normal bir konuşma duymamış,askerlikle ilgili en ufak bir anı gelmemişti kulağına.Misafirlerden duyduğu tedirginliği mutfakta kardeşi Emine’ye açıklamakta gecikmedi.
“-Emine,bunlar nasıl misafir ya bir türlü anlamış değilim.Sanki işleri güçleri yok da beni takibe gelmişler gibi bir hava sezinledim doğrusu..Hayırdır,inşallah…”
Emine,
“-Aman abla sende her şeyden pirelenir oldun.Aklına kötü şeyler getirme canım…”
Şakir ve karısı,evden ayrıldığında Ahmet efendinin konağına gitmek için sabırsızlanıyorlardı.Bir an evvel aranan “yirmilik hatunun” bulunduğu müjdesini verip kendilerine verilecek olan özel ödülü kapmanın telaşı içerisindeydiler…
(devam edecek)
Ayhan Sarıkaya- Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09
Similar topics
» öykü:BUSE'NİN GÖZ YAŞLARI(1-2)
» Öykü:BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI(31)
» öykü:Buse'nin Göz Yaşları(47)
» öykü:Buse'nin Göz Yaşları(69)
» Öykü:BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI(23)
» Öykü:BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI(31)
» öykü:Buse'nin Göz Yaşları(47)
» öykü:Buse'nin Göz Yaşları(69)
» Öykü:BUSE’NİN GÖZ YAŞLARI(23)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin
» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Perş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin
» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Ptsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin
» SOR SORUYU
Salı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin
» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Çarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin
» PARA ZAAFI
Ptsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin
» KUL HAKKI
Perş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin
» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Cuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin
» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Perş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin