Ugur Ozaltin Makaleleri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

En son konular
» BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPaz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin

» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPerş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin

» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPtsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin

» SOR SORUYU
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptySalı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin

» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyÇarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin

» PARA ZAAFI
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPtsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin

» KUL HAKKI
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPerş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin

» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyCuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin

» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
öykü(mevsimlik köleler (15-16) EmptyPerş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama

öykü(mevsimlik köleler (15-16)

Aşağa gitmek

öykü(mevsimlik köleler (15-16) Empty öykü(mevsimlik köleler (15-16)

Mesaj  Ayhan Sarıkaya Ptsi Ağus. 03, 2009 11:09 am

MEVSİMLİK KÖLELER(15)


Horozların ötüşü gecenin yarısından sonra tek tük duyulmuş,sabaha karşı ise aralıksız sürmüştü.Tan vakti hafiften ağarır,güneş ufuktan sessizce çıkmaya hazırlanırken işçiler kendiliklerinden uyanıp çalaz karışımı yataklarından fırladılar.

İlk günkü gibi kahyanın bağırıp çağırmasına, ne de İlyas’ın “ hadi kalkın” diye tatlı uyarısına gerek kalmamıştı.İşin yorgunluğunu da üzerlerinden atmışa benziyorlardı.Arada bir çatlak sesler gelmiyor da değildi.

Züleyha, artık bir gün öncesi kabuslarından kurtulmuştu.Yılanın kendisinde yaratmış olduğu olumsuz düşüncelerden sıyrılmıştı...Çatal dili,gözlerinin önüne gelmediği gibi hayalini bile görmüyordu.Böylece ruhunu saracak işkenceden kurtulmuş olduğunu hissediyordu.Bu duruma en çok da annesi sevinmişti.Bir kızı vardı o da Züleyha.Bundan önce iki çocuğu daha olmuştu.Ama birer yaşlarına gelmeden ölmüşler,sadece Züleyha kalmıştı.Babası da İstanbul’a inşaatlarda çalışmaya gider,kazandıkça para gönderirdi.Kendisi de Niksar’da yazın tarım ırgatlığı,kışın da ceviz sergenlerinde ceviz kırmakla gününü geçirirdi.Böylece muhanete muhtaç olmamak için geçinip giderlerdi

.Züleyha,okumaya istekli bir çocuk olduğundan bu isteğini kırmamak için babası,annesi her dediklerini yerine getirmekte içten davranıyorlardı.”okusun da kendisini kurtarsın” düşüncesiyle kızlarının üzerlerine titriyorlardı.O da anne ve babasının göstermiş olduğu yakınlığa karşılık biraz olsun gönüllerini almak düşüncesiyle” Allah’ın izniyle okuyup “öğretmen” olacağım derdi.

Kulübeden aşağıya indiler,tuvalet ihtiyacını karşılamak isteyenler tahtadan yapılmış eğreti tuvalete yöneldiler.Diğerleri de sabah kahvaltısı için meydanda her zamanki yerlerindeydiler..
Kahvaltı için uzunlamasına yapılmış tahta masalarına henüz oturmamışlardı. O arada kahya,İlyas’ı tek yakalayıp Züleyha hakkındaki düşüncelerini söylemek istiyordu.Şöyle bir göz gezdirdi,baktı.Nihayet karşısındaydı.Yanına gelmesini beklemeden onun yanına yavaşça adımlarını sürükledi.

“-İlyas gardaş,dün nasıl geçti.İnşallah iyidir.Ben,biraz erken ayrılmak zorunda kalmıştım.Neden dersen,Çaltı bey,atçılarla haber göndermiş “çabuk gelsin” diye…İlyas,bakışlarını kahyaya öyle bir dikmişti ki: “kısa kes Aydın havası olsun” dercesine mana taşıyordu…

Bunu, kahya hemen anladı.Anlamaz mı yılların kurduydu.İlyas gibi neleri gelmiş geçmişlerdi.Ne de olsa İlyas’ın diğer işçilere göre farklılığı olsa da kahya için fark etmezdi.Kimine sert çıkış yapar,kimine içten davranır fındık toplama işini kolaylaştırmaya özen gösterirdi…İlyas’a kendi görevini bırakmasının sebebi de aşağı yukarı bu yüzdendi.Önemli olan kaleyi içten zapdetmekti.Bunu da İlyas’ı elde etmekle başarmış sayılırdı. Züleyha’nın durumunu İlyas’a açıklamaya çalışırken İlyas’ın manidar bakışları karşısında lafı fazla uzatmadan hemen özetledi:

“-İlyas gardaş,bugünkü kalan kız var ya.Hanımın hoşuna gitmiş.”Bu kızı fındık toplamaya gönderme.Benim yanımda kalsın,yardımcı olarak” demişti.”İşte ben bunu söylemek istiyorum”dedi.İlyas kısa bir durgunluktan sonra aklına gelen düşünceleri hemen aktardı.
“-Tamam da bunun ücreti ne olacak?”

Kahya, “normal el emeği göz nurunun karşılığını alacak, İlyas gardaş.”
Bu durum,İlyas’ın mantığına yatmıştı.Züleyha’nın fındık bahçelerinde yıpranmasına taraftar değildi.Nasıl olsa alacağı ücrette de bir kesilme olmayacağına göre mesele yoktu…”Bakalım,kız ve anası ne düşünüyorlar bu konu da “ diye aklından geçirdi.
Kahya,çocuğun durumunu açıkladıktan sonra anlatmak istediği diğer konuyu da İlyas’a aktardı:

İlyas gardaş,senin kafanı da öyle boş işlerle yoruyoruz ki,sorma gitsin.zaten büyük sorumluluk aldın.Angarya gibi gelmezse bugün ben Çaltı beyle Ünye’ye,oradan da Samsun’a gideceğiz.Sen,bugün de işleri kontrolün altında tutsan.Şu çuvalcı ve atcıyı da takip etsen iyi olacak gardaş.Yediğimiz,kazandığımız ekmeğe nankörlük yapmayalım..”
Buraya kadar her şey iyiydi.Son kullandığı “nankörlük” kelimesi, İlyas’ı bir anda değişik bir havaya soktu.Sinirleri yay gibi gerildi.Gözleri şimşek gibi çakıp adeta ateş kıvılcımları yayıldı etrafa:

“-Ne demek yani abi.Bizler yediğimiz ekmeğe nankörlük mü yapıyoruz.Alın terimizle çalışıyoruz.Çalışmakta en ufak bir ihmalkarlığımız da yok.Allah razı olsun,arkadaşların hepsi de canı gönülden uğraşıp duruyorlar…”
Kahya,pot kırdığını sonradan anladı.İlyas’ın uyarısı olmasa sıradan bir konuşmasıymış gibi unutup gidecekti..”..aman aman nasıl bir insan ya.leb demeden leblebiyi anlayan cinsten mübarek” diye içsel duyguya kapıldı..Sonra da bunu telafi etmenin yollarını hemen kıvrak zekasıyla buldu:

“-İlyas gardaş,hiç öyle şey söyler miyim ben.Hepinizden de Allah razı olsun.Hele de sen olunca işçilerin başında,hiç tasam,düşüncem kalmıyor.İyi ki sen varsın…”
Her insanın zayıf tarafları olduğu gibi İlyas’ın da vardı.Ne kadar hayat tecrübesi kazandığını kabullense de gençliğinin gizemliliğindeki duygular zaman zaman kendisini gösteriyordu..

Az da olsa ruhunun okşanması,hoşuna gidiyordu.Eğer bu övgüler çaktırmadan yapılırsa daha bir anlam kazanıyordu,onun için.Yok eğer ince bir hiciv hissettiğinde,her şey berbatlaşıyor,yapılan övgülerin anlamı kalmıyordu…

İlyas,kahyanın son konuşmasını övgü olarak algılayıp,üzerindeki vakur haline daha da anlam kazandırırcasına,yavaşça kelimeler ağzından döküldü:

“Sen merak etme her şey yolunda gider,hiçbir şey aksamaz”

Bu cümle,kahyayı rahatlattırmıştı.

İlyas,Züleyha ve annesinin yanına giderek,kahya ile arasında geçen konuşmayı aktardı.
Züleyha’nın gözleri parlamıştı:” Olsun,daha iyi.Hiç olmazsa yol yürümeyecem.Burada ablaya yardımcı olurum” diye düşündü.Annesi de İlyas’ın önerisine sıcak bakmış:

“-Kalsın,burada. Burada yılan korkusu olmaz, çocukta. “

İlyas,”-Ben de öyle düşünüyorum abla..”

İlyas,işçilerin arasında iki üç kişilik grubun içerisinde doğan yeni bir rahatsızlığın farkında değildi.
Bütün olup bitenler,fındık ocakları altında geçiyor,eve döndüklerinde her şey orada kalıyor,eve gelince unutulmak zorunda kalıyordu.Ya da işçiler,öyle olması gerektiğini düşünüyorlardı…

Kahvaltılarını yaptıktan sonra atçı ve çuvalcı önde işçiler de arkalarında emir komuta İlyas’da fındık bahçelerinin yolunu tuttular…


(Devam edecek)

MEVSİMLİK KÖLELER(16)



Bu sabah,transit yolun karşı tarafına geçmediler.Yüksek yerlerdeki fındıklar, toplanmış aşağılara inmişlerdi.Artık cılka,patika yollardan geçmeyecekler,keçi gibi yüksek yerleri tırmanmayacaklardı.İşin yarısından çoğu kotarılmış,geriye gittikçe azalan sayılı günler kalmıştı.Sayılı günlerin kalmasına rağmen yine içten içe süren sızlanmalar devam ediyordu.

İlyas ise ne olup bittiğinden habersiz, başka şeylerin düşüncesi içerisindeydi.
“Bir an evvel, çoluk çocuk,kadın kız hastalanmadan işi bitirip ayrılmak ve Niksar’ geri dönmek.Kahyanın işçi çavuşluğunu kendisine vermeden öncesine kadar fındık ocakları arasında neler olup bittiğinden habersizdi.O da arkadaşlarından farksız,sabahtan hep birlikte geliyorlar,fındık ocaklarına dağılıyorlar ve birbirlerinin suratını ancak yemek molalarında görebiliyorlardı…
Şimdi ise durum değişmişti. Kendisinin sabit yeri olmadığından,arkadaşları arasında dolaşmaktan çekinmiyordu.Bu konuda da kimseye hesap vermek zorunda hissetmiyordu kendisini.Merak edip soranlar olursa yanıtlamaktan da geri kalmıyordu…

İlyas,ın dikkati atçı ve çuvalcının üzerindeydi.Onları kontrol altına almayı düşünmüştü.Atçı ve çuvalcının fazla çalışmaları,işçileri de dolaylı olarak çalışmaya sevk edeceğini biliyordu..
Çuvalcının istekli bir şekilde çalışma izlenimi vermeye çalıştığını hissetmişti.Ancak göründüğü gibi değildi. Konuşmaları ile icraatı bir yerde uyumsuzluk gösteriyordu.Gözüne çarpan uzaktan takip ettiği kadarıyla ocakların altındaki tenekelerin dolu olarak beklemesiydi.Buna,işçilerin “çuvalcıııı” diye bağırmadan sessiz kalmaları da işin düşündürücü başka bir boyutuydu.Çuvalcı da “nasıl olsa kahya bir iki gündür gözlerden uzak” diye işi yavaşlatmaya çalışıyordu.İlyas’ın kahyanın görevini üstlendiğini duymamış,bu yönden gevşeme havalarına takılmıştı…

İlyas,fındık ocaklarının altından geçerken bir kenara çömelmiş bir taraftan sigarasının dumanını derin derin içine çekiyor,diğer taraftan da dumanı efkarlı bir şekilde boşluğa doğru bir çizgi halinde savurmaya çalışan çuvalcıya rastladı
.Bir süre hareketsiz kaldı.Kısa bir süre çuvalcıyı izledi.Çuvalcı,aynı hareketlerine aralıksız devam ediyordu…Ürkütmek istemedi.Çuvalcının kendi dünyasından hafifçe sıyrılması için öksürmeyi yeğledi.
Çuvalcı,öksürüğün geldiği tarafa başını çevirdiğinde karşısında İlyas’ın mana dolu bakışlarıyla karşılaştı.Bir an tereddütte kalmıştı sigarayı,saklamakla saklamamak arasında…Sonra daldığı hayal aleminden sıyrılıp ayağa kalktı.Şimdi de İlyas’la karşı karşıyaydı.Çuvalcı,karşısındaki
adamın ne derece etkili biri olduğunu daha ilk geldiği günden herkes gibi o da kabullenmiş,farklılığını bilinç altına kazımıştı.Son günlerde kahya ile aralarında bir şeyler döndüğünün farkındaydı ama bir türlü mana verememişti.

İlyas, “-Bir derdin mi var,çuvalcı kardeş?..” Konuşmasında saldırıdan ziyade ruhunu okşayıcı bir ses tonu vardı.

Bu soruya nasıl karşılık vereceğini bir türlü kestiremedi.Sigara, hala elinde avucunun içerisindeydi.İlyas,çuvalcıya doğru biraz daha yanaştı,kolunu onun omzuna atıp şefkat dolu sözlerle konuşmasına devam etti:

“-Bak kardeş,zaman zaman her insan bir takım sıkıntılara girer ve o sıkıntılardan geçer.Sadece sana özel değil.Benim de kendime göre sıkıntılarım var.Fındık sahibinin de kendine göre…”
Cümlesinin burasında konuşmasını yarım bıraktı.Çuvalcının tepkisini ölçmeye çalıştı.Çuvalcı hala dinlemedeydi.İlyas’ın konuşmalarının nereye varacağını kestirmekte zorluk çekiyordu.

“-Hepimiz genciz.Başımızdan iyi kötü aşk maceraları geçer.Sevdiğimiz ya da aşık olduğumuz güzelle beraber olacak değiliz ya.Bir bakmışsın sevdiğimizi sandığımız kız bizi terk etmek zorunda kalmış.Ne yapacağız,düşüne düşüne deli mi olacağız ya da senin gibi sigaranın dumanlarını ciğerlerimize mi göndereceğiz.Giden gitsin.Ne yapalım.İşi olacağına bırakmakta fayda var…Öyle değil mi çuvalcı kardeş?...”

İlyas,bu konuşmasıyla tam da meselenin özüne inmişti.Çuvalcının biraz önce dalmış olduğu dünyasındaki gizemliliği çıkarıp almıştı.

Çuvalcı,zayıf tarafından yakalandığını hissedemedi.İlyas’ın kıvrak zekası,bir tilkiye bile pabucunu ters giydirecek kadar elastikti…Çuvalcının çözülüp bülbül gibi konuşmasına fırsat vermeden son hamlesini de yaptı:

“…yoksa kendi sorunlarımızı halletmiş olsak ekmek yediğimiz teknenin içine niye s…çalım,değil mi.”Cümlesinin son kelimesini oldukça vurgulu söylemişti.Sanki “s…çalım” kelimesiyle sarf ettiği konuşmasının özetini çıkarmış gibiydi…

Çuvalcı,tam konuşmaya başlayacağı sırada İlyas’ın :

“-Benim de Niksar ‘da bir sevgilim vardı.Ne yazık ki aşkımız hüsranla bitti.Başka bir yakışıklıyla şimdi kırıştırıyor.Ben, onun yüzünden kendimden geçip deli mi olayım.Booşş vveerr.Daha önümüzde nice yıllar var…Değil mi”

Dertlerini açığa çıkartması karşısında içerisindeki sakladığı gizemlilik, gün yüzüne çıkmaya başlamıştı.İçerisinde biriktirip yumak haline getirmesinin bir anlamı kalmıyordu.Belki de İlyas’ a anlatmakla rahatlayacağını düşündü.

“-Haklısın İlyas ağbi.Bak senin de başından geçmiş..”

“-Tabii arkadaşım,geçebilir dedik ya..”

“-Benim de Niksar’ da mahallemizde sevdiğim bir kız var. Mahalleye köyden yeni taşındılar.Hangi köyden olduğunu da bilmiyorum,doğrusu…Kızla bir iki defa karşılaştık.Gözlerimizle yakınlaşmamız olmuştu.Sonra buraya gelmeden önce benim küçük kız kardeşimle, bir aşk mektubu yazıp gönderdim.Şimdi onu düşünüyordum,kara kara…Acaba mektubuma nasıl cevap verecek diye…Yoksa başka derdim yok…”

İlyas,meseleyi çözmüştü artık.Çuvalcının ruhunu tam da burada okşamak istedi:

“-Ya arkadaşım,senin de düşündüğün şeye bak.Tabi ki olumlu cevap verecek.Senin gibi yakışıklıyı öpsün de başına koysun.Sen kafayı takma.Daha da olmadı,ben sana o kızı babasından isterim ya…Sen ne diyorsun…Anasından bile isterim…”

Çuvalcının yanaklarında öyle tatlı bir gülümseme belirmişti ki;yanakları sevinçten kızarmış,gözlerinin içerisine kadar sevinç rüzgarları girmişti adeta…

İlyas,”-O işler hala yola girer.Biz kendi işimize bakalım.Bak burada ekmek yiyoruz.para kazanacağız.Hiç olmazsa yediğimizin hakkını verelim ,değil mi?..”

Çuvalcı,İlyas’ın göndermek istediği mesajı nihayet anlamıştı.İlyas’ın konuşmaları da ilaç gibi gelmişti.Ondan aldığı güçle,sigarasını bile tamamlamadan ayaklarının altına atıp sağa sola çevirerek ezdi…

Boş çuvalı kaptığı gibi fındık ocaklarındaki arkadaşlarının yanlarına doğru hızlı adımlarla yönelirken: “çuvalcııı,çuvalcıııı” diye bağırıyordu…

Ayhan Sarıkaya

Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz