Arama
Arama
En son konular
En son konular
KORKUSUZ SELİM (36)
1 sayfadaki 1 sayfası
KORKUSUZ SELİM (36)
Aylin, yanında Korkusuz olduğu halde tezgahını erkenden toplaması, yanındaki pazarcı komşularının dikkatini çekmişti. Acaba anormal bir durum mu vardı. Meraklarını gidermekte geç kalmadılar.Yandaki bağ kur emeklisi Mehmet,hemen gözlerini Aylin’den tarafa çevirdi.Yetmiş yaşına yakın olmasına rağmen hala pazarlarda koşuşturuyordu.Pazarlar,onun için kurtuluştu.Kaç kez pazarcılığı bırakmayı denese de kopamıyordu.
“ Yeter be Mehmet amca;git evinde torunlarınla oyna,onlarla zaman geçir” dediklerinde;
“ Sizler işin püf noktalarını bilmezsiniz. Torunlar,yaşlıyım diye benimle oynamazlar.Şimdiki zamanın çocukları maşallah cin gibi.”
“Eee,o zaman da yengeyle karşılıklı oturur,birbirinize hikayeler anlatırsınız”
Bu söze yanıt veremez, gözleri yaş damlacıkları ile dolar ağlamaklı olurdu.Yutkunur,yutkunur;nihayetinde kelimeler,boğazına düğümlenirdi.Derin bir ah çektikten sonra titrek sesiyle dudaklarından kelimeler dökülürdü:
- Keşke yengeniz sağ olsaydı da dizinin dibinde otursaydım. İşte o zaman pazarlara çıkar mıydım hiç,çıkar mıydım?Ne işim olurdu benim bu yaştan sonra kurtların içinde. Şimdi kendi evime bile yabancı oldum. Fazlalık gibiyim.Gelinlerimin,torunlarımın gözünde bir düşman gibiyim sanki.Ya da öyle hissetmekteyim.Ne bilem, yaşlılık işte…
Bu konuşmalardan sonra Mehmet amcanın üzerine fazla gitmeyip,onu kendi haline bırakırlardı.
- Aylin kızım, niye erkenden toplamaya başladın tezgahını.Hastalık,falan ney mi var yosa?
- Yok Mehmet amca.Korkusuzu göstererek; “ Bu,dayım olur da.Almanya!dan yeni gelmişler.Yengem de evde beni bekliyormuş. “Gelsin de görelim diye haber salmış.”
- İyi o zaman. Gözün aydın.Aman bir yaramazlık olmasın da.
Aylin, ilk kez yalan söylüyordu. Bu yaşına dek yalan nedir bilmezdi. Yalancılardan da nefret ederdi.Ama gel gör ki Korkusuza duyduğu aşk,ona yalan söylettirmek zorunda bıraktırmıştı.
Önündeki Ayşe teyze, tezgahından ayrılıp yanına gelmiş:
- Hayırdır Aylin kızım! Bu saatte erken değil mi?
Ona da aynı yalanları söylemek zorunda kalmıştı.
Ayşe teyze de elli beş yaşından sonra pazarlarda soluğu almış bir kadındı.Kendisi ,”ne talihiz bir kadınmışım ki,bu yaştan sonra pazarcı oldum” diye sızlanıp duruyordu. Anlattığına göre kocasının işleri ters gidip de iflas bayrağını çekince;evler,ocaklar satılmış,kiraya çıkmak zorunda kalmışlar.
Kocası,kamyonlarda tırlarda şoför olarak iş bulup çalışmaya devam ediyordu.Çok zoruna gidiyor,pazarlarda yıpranıyordu ama “yapacak başka çare yok diyordu.Saçları tamamen ağarmış,torun torba sahibi bir kadındı.
-Oğlanların biraz yardım etse ya bari dediklerinde, derin bir ah çekip:
“Herkesin kendine göre dertleri var” diye açıklama yapmaktan kaçınırdı.
Uzaklardan Aylin’in tezgahını topladığını görüp gelen Sarı Metin:
- Hayırdır bacım?Ne bu telaş?
Yan gözle de korkusuza kaçamak bakışlar fırlatıyordu yine Hala çözememişti bu gizemli adamı. Kodese girip çıkarken görmüş gibiyim ama hayret! Diye tereddütte kalıyordu.
Ona da aynı yalanları söylemekte gecikmedi. Sarı Metin ise ;
- Haftaya gel yine aynı yerine aç bacım. Kimse sana bir şey diyemez.Evvel Allah ben varım burada.Bu pazarların raconu benden sorulur.
Son cümleyi, korkusuzun gözlerinin içine baka baka söylemişti adeta.
Sanki göz dağı verir gibiydi ya da “işte ben buyum “ der gibi.
Korkusuz,Aylin’in elindeki çantayı kendisi aldı.Aylin ısrar etmiş olsa da dinlemedi.
Pazardan ayrılıp,yola çıktılar.Korkusuz,minibüslere binip tıklım püklüm sıkışık bir şekilde olmak istemediği için yoldan geçmekte olan ticari taksiye binip oradan uzaklaştılar.
Sarı Metin,tezgahındaki maydanoz demetlerini düzeltirken;
- Allah Allah’ Hala çözemedim bu işi.Bunda bir terslik var ama anlamış değilim,şerefim üzerine yemin ederim ki! Diye mırıldanıp duruyordu.
Ticari taksinin arka koltuklarında omuzları birbirlerine yapışmış gibiydi.Korkusuz,havanın da sıcaklığı ile bunaldı.Başındaki fötr
Şapkayı ve peruğu bir çırpıda çıkarıp derin bir “oh!” çekti. Birbirlerine bakıp kahkahayı bastılar.
Aylin, gülerek:
- İşte gerçek Selim bey ortaya çıktı.
- Haklısınız. Bin bir surat olmak da amma zormuş ya.
Sahildeki “Akasya restorana geldiklerinde aradan bir saat geçmişti. Parayı alan taksici:
- iyi günler dedi.
O da sezinlemişti genç aşıkların aşklarının, yeni alevlendiğini.Onlar gibi kaç kişi binmişti taksisine bu zamana dek.Müşterilerinin gözünden tanırdı,ruhsal durumlarını.Çoğunluğu ile telepati yapsa da genç aşıklara karşı suskunluğu yeğlerdi.
Lokantadan içeriye girdiklerinde;farklı müşterilerin geldiğini sezinleyen garsonlar,her ikisin de etrafında adeta pervane oldular.
Akvaryuma yakın bir masaya geçip oturdular.Garson:
- Emriniz ağabey?
- Masayı full donatın yanında bir de küçük rakı getirmeyi sakın unutmayın!
- Başüstüne!
DEVAM EDECEK!
Ayhan Sarıkaya- Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 24/07/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ağus. 19, 2012 2:17 pm tarafından Admin
» NEDEN ÇOK ÜZGÜNÜM
Perş. Haz. 07, 2012 4:17 pm tarafından Admin
» KATİLLİK NERDE BAŞLAR
Ptsi Haz. 04, 2012 4:24 pm tarafından Admin
» SOR SORUYU
Salı Mayıs 29, 2012 12:20 pm tarafından Admin
» ÜSTÜN DÖKMEN DÖKTÜRDÜ
Çarş. Mayıs 16, 2012 11:50 am tarafından Admin
» PARA ZAAFI
Ptsi Mayıs 14, 2012 5:50 pm tarafından Admin
» KUL HAKKI
Perş. Mayıs 10, 2012 2:49 pm tarafından Admin
» DECCAL CENNETİNİ İSTEMİYORUM
Cuma Mayıs 04, 2012 2:06 pm tarafından Admin
» OKUMAK ÇÖZMEKTİR
Perş. Mayıs 03, 2012 12:34 pm tarafından Admin